Family Zero, 20. yüzyılın başlarında İsviçreli psikiyatrist ve öjenikçi Josef Jörger tarafından ortaya atılmış bir terimdir. Jörger bu terimi İsviçre’nin Graubünden Kantonunda incelediği bir grup Yeniş’i tanımlamak için kullanmıştır. Yenişler, Romanlara benzer şekilde Avrupa’da geleneksel olarak gezginci bir gruptur ve sıklıkla ayrımcılık ve önyargıyla karşı karşıya kalmışlardır.
Jörger, Yeniş aileleri üzerine çalışmalarına 1886 yılında başlamış, bu ailelerin geçmişlerini ve özelliklerini titizlikle araştırmıştır. Özellikle serserilik, alkolizm, suç, ahlaksızlık, zihinsel zayıflık, ruhsal bozukluk ve fakirlik gibi “olağan aile tipinden sapmalar” olarak algıladığı şeylerle ilgilenmiştir. Jörger, bu özelliklere sahip Yeniş grubunu “Sıfır Aile” olarak adlandırdı.
Jörger’in çalışması 1905 yılında Münih Archiv für Rassen- und Gesellschaftsbiologie’de yayımlanmıştır. Jörger’in bu kez “Markus ailesi “ne odaklanan ikinci bir çalışması 1918’de Zeitschrift für die gesamte Neurologie und Psychiatrie’de yayımlandı. Her iki çalışma daha sonra 1919 yılında “Psychiatrische Familiengeschichten” başlığı altında birlikte kitap olarak yayımlanmıştır.

Jörger, aslen Alman İmparatorluğu’ndan gelen ve 18. yüzyılda Avusturya’dan Graubünden’e yerleşen serseri bir aile olan Markus ailesinin, bir köylü kabilesi olan Zero Ailesi’ne aşılandığı sonucuna varmıştır. Ona göre bu, köylü ve serserinin “piçleşmesini” temsil ediyordu.
Jörger’in çalışmaları ve vardığı sonuçlar, özellikle Yeniş halkı ve diğer gezgin gruplar için önemli ve geniş kapsamlı sonuçlar doğurmuştur. Jörger’in çalışmaları İsviçre’de Yenişlere yönelik zulümde temel olarak kullanılmış ve kalıtsal hastalık ve sapkınlık hakkındaki teorileri daha sonra Almanya’daki Nasyonal Sosyalist ırk hijyeni hareketi tarafından benimsenmiş ve kullanılmıştır.
Jörger’in teorileri eğitim materyallerine de girmiş ve eserleri okullarda öğretim yardımcıları olarak kullanılmıştır. Örneğin, Bakanlık tarafından ırk ve kalıtımın öğretilmesi için önerilen duvar çizelgelerinde “Düşük kalıtsal materyal ‘Sıfır aile'” ibaresi yer alıyordu. Bu durum, Yenişlere ve diğer gezici gruplara yönelik stereotipleri ve önyargıları daha da pekiştirdi.
Jörger’in çalışmalarının yayınlanmasını takip eden yıllarda, Sıfır Aile terimi, sapkın veya istenmeyen özelliklere sahip olarak algılanan belirli bir aile veya grup türünü temsil etmek için kullanılmıştır. Bu etiket ve altında yatan fikirler tartışmalı olmaya devam etmekte ve sıklıkla ayrımcılık, önyargı ve öjenik ile ilişkilendirilmektedir.
Dahası, Jörger’in çalışmaları psikiyatri alanında ve davranış üzerindeki kalıtsal ve sosyal etkilerin incelenmesi üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olmuştur. Çalışmaları, davranışsal özellikleri genetik ve çevresel faktörlerle ilişkilendirmeye yönelik ilk girişimlerden bazılarını temsil ediyordu ve bu konu çağdaş araştırmalarda ilgi çekmeye ve tartışılmaya devam ediyor.
Çalışmalarını çevreleyen tartışmalara rağmen, Jörger’in Sıfır Aile üzerine yaptığı çalışmalar psikiyatri ve sosyokültürel çalışmalar tarihinin önemli bir bölümünü temsil etmektedir. Çalışmaları, 20. yüzyılın başlarındaki tutum ve inançlara bir pencere açmakta ve bilimsel araştırmaların kötüye kullanılmasından kaynaklanabilecek potansiyel zararları hatırlatmaktadır.