Melilotus officinalis
“Melilotus” terimi, bitkinin tatlı kokusuna atıfta bulunan Yunanca “bal” anlamına gelen “melí” ve “lotus” veya “yonca” anlamına gelen “lōtós” kelimelerinden türemiştir. “Officinalis”, “dükkan” anlamına gelen Latince bir kelimedir ve taksonomide uzun bir tıbbi veya bitkisel kullanım geçmişine sahip bitkileri belirtmek için sıklıkla kullanılır.
İçindekiler
Tarihçe ve Genel Bilgiler:
Yaygın olarak sarı tatlı yonca veya sarı melilot olarak bilinen Melilotus officinalis, Avrasya’ya özgü bir bitkidir ancak dünyanın birçok yerinde yaygınlaşmıştır. Bezelye ve fasulyeyi içeren Fabaceae familyasına aittir.
Geleneksel olarak Melilotus officinalis, tıbbi özellikleri nedeniyle değerliydi. Bitki uzmanları bunu iltihaplanma ve yaralardan bazı dolaşım sorunlarına kadar çeşitli rahatsızlıklar için kullandılar.
Bitki iki yıllık bir bitki olarak yetişir ve 50-150 cm yüksekliğe ulaşır. Özellikle kurutulduğunda hoş, tatlı bir aroma veren küçük, sarı, bezelye benzeri çiçekler üretir. Bu koku, bitkide bulunan kumarin bileşiğinden kaynaklanmaktadır.
Tıbbi Kullanımlar:
Kumarin İçeriği: Melilotus officinalis’in ana aktif bileşeni, bitkiye karakteristik tatlı kokusunu veren kumarindir. Kumarin yutulduktan sonra antikoagülan özelliklere sahip bir madde olan dikumarol’e dönüştürülebilir.
Venöz Sağlık: Tarihsel olarak bitki, venöz yetmezlik ve buna bağlı bacak şişmesi veya ağrı gibi semptomları gidermek için kullanılmıştır.
Anti-inflamatuar: Bazı geleneksel kullanımlar, hemoroit veya flebit gibi inflamatuar sorunların tedavisini içermektedir.
Diğer Kullanım Alanları: Bitki aynı zamanda antiinflamatuar ve analjezik özellikleri nedeniyle yaralar ve morluklar için lapa olarak da kullanılmaktadır.
Güvenlik endişeleri:
Melilotus officinalis’in geleneksel tıpta uzun bir kullanım geçmişi olmasına rağmen bazı güvenlik endişeleri vardır. Aşırı tüketim, antikoagülan özellikleriyle ilgili sorunlara yol açabilir. Ayrıca bitki yanlış depolandığında ve küflendiğinde kumarin büyük miktarlarda dikumarol’e dönüşebilir ve bu da kanama bozuklukları riskini artırır.
Melilotus officinalis’in geleneksel tıpta derin tarihi kökleri vardır. Çeşitli potansiyel faydaları olsa da, güvenliği sağlamak için bu bitkiyi veya türevlerini kullanırken doğru bilgi ve dikkatli olmak önemlidir.
Tarih
Tatlı yonca, sarı melilot, nervürlü melilot ve bayağı melilot olarak da bilinen Melilotus officinalis, Avrasya’ya özgü ve Kuzey Amerika, Afrika ve Avustralya’da tanıtılan bir baklagil türüdür. Yüzyıllardır tıbbi özellikleri nedeniyle kullanılmış ve aynı zamanda popüler bir yem bitkisidir.
Melilotus officinalis’in bilinen en eski kullanımı, onu ateş, öksürük ve ishal gibi çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanan eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından yapılmıştır. Orta Çağ’da yara ve ülser tedavisinde kullanıldığı gibi idrar söktürücü ve müshil olarak da kullanılmıştır.
- yüzyılda Melilotus officinalis kalp hastalığını ve yüksek tansiyonu tedavi etmek için kullanıldı. Ayrıca doğumu başlatmak ve epilepsiyi tedavi etmek için de kullanıldı.
- yüzyılın başlarında Melilotus officinalis’in antikoagülan olan dikumarol adı verilen bir kimyasal içerdiği keşfedildi. Bu keşif, dikumarolün sentetik versiyonu olan ve kan sulandırıcı olarak kullanılan varfarinin geliştirilmesine yol açtı.
Günümüzde Melilotus officinalis tıbbi özellikleri nedeniyle hâlâ kullanılmaktadır ancak eskisi kadar yaygın olarak kullanılmamaktadır. Halen ateş, öksürük ve ishal gibi çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Aynı zamanda idrar söktürücü ve müshil olarak da kullanılır. Ancak Melilotus officinalis’in yan etkileri olabileceğini ve doktora danışılmadan kullanılmaması gerektiğini unutmamak gerekir.
Melilotus officinalis’in tarihi uzun ve karmaşıktır. Yüzyıllardır tıbbi özellikleri nedeniyle kullanılmış ve günümüzde de çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bitkinin olası yan etkilerinin bilinmesi önemli olup, doktora danışılmadan kullanılmaması gerekmektedir.
Melilotus officinalis’in tarihindeki önemli kilometre taşlarından bazıları şunlardır:
Eski Yunanlılar ve Romalılar bunu çeşitli rahatsızlıkları tedavi etmek için kullanıyorlardı.
Orta Çağ: Yaraları ve ülserleri tedavi etmek için kullanılır, ayrıca idrar söktürücü ve müshil olarak da kullanılır.
- yüzyıl: Kalp hastalığını ve yüksek tansiyonu tedavi etmek için kullanıldı.
- yüzyılın başları: Bitkide bir antikoagülan olan Dicoumarol keşfedildi.
Dikumarolün sentetik versiyonu olan Warfarin geliştirildi.
Günümüzde: Tıbbi özellikleri nedeniyle hâlâ kullanılmaktadır, ancak bir zamanlar olduğu kadar yaygın olarak kullanılmamaktadır.
Kaynak:
- Duke, J. A. (2002). Handbook of Medicinal Herbs. CRC Press.
- Small, E. (2011). Culinary Herbs. NRC Research Press.
- Mabberley, D. J. (2008). Mabberley’s Plant-Book. Cambridge University Press.