Tahmini okuma süresi: 4 dakika

Rus-Yahudi doktor ve psikanalist.

Sabina Spielrein (1885-1942) beş kardeşin en büyüğü olarak Karadeniz yakınlarındaki Rostov-on-Don’da doğdu (Richebächer, 2005, s. 14). Üst orta sınıf, varlıklı koşullarda büyüdü. Babası tahıl toptancısı, annesi ise dişçiydi. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde babası ve muhtemelen başkaları tarafından sürekli fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Küçük kız kardeşi Emilia (1895 doğumlu) 1901’de tifodan öldü, erkek kardeşleri daha sonra tanınmış bilim insanları oldular (Isaak, 1889 doğumlu, endüstriyel psikolog ve Sovyetler Birliği’nde “psikoteknik “in kurucusu; Jan, 1887 doğumlu, Moskova’da elektrik mühendisliği profesörü; Emil, 1899 doğumlu, Rostov Üniversitesi’nde biyoloji profesörü). Spielrein daha üç-dört yaşlarındayken ciddi dışkılama bozukluklarından muzdarip olmaya başladı. Kız 13 yaşındayken, yemek yerken kahkahalar ve “fie” bağırışları eşliğinde kompulsif boşaltım fantezileri dile getirdi. Kendini giderek daha fazla izole etti, ancak yine de öğrenmeye ve öğrenmeye son derece hevesliydi. Daha sonraki entelektüel gelişiminde bir aksama olmadı, ancak davranışları giderek daha dikkat çekici hale geldi. 18 yaşına geldiğinde sık sık ağlama, gülme ve çığlık atma nöbetleri geçiriyordu (Carotenuto 1986, s. 252 f.).

Hastanede kalış süresi ve C. G. Jung ile ilişkisi

1904’te Interlaken’de bir sanatoryumda kaldıktan sonra, 17 Ağustos’ta Zürih’te Eugen Bleuler tarafından işletilen “Burghölzli” kliniğine götürüldü. Bu süre zarfında günlüğüne yazdığı yazılar, aşağılık kompleksi ve sevgi ihtiyacıyla doluydu. Doktoru Carl Gustav Jung (1875-1961), “mazoşist özellikler”, “kompulsiyonlar”, “paranoid” semptomlar ve “belirgin duygusal bozukluklar” kaydetmiştir. En çarpıcı olanı ise “neredeyse hastanede yattığı süre boyunca devam eden tik bozuklukları (bacak seğirmeleri, dilini dışarı çıkarma, başını sarsıntılı bir şekilde döndürme, yüz buruşturma ve savunma hareketleri)” idi. (Volkmann-Raue 2002’den alıntı, s. 40). Jung, “şiddetli histeriyi” tedavi etmek için erken dönem psikanalitik yöntemleri (“serbest çağrışım”) uygulamış ve gerçek, fiziksel travmalar ile cinsel dürtüler arasında nevrotik bir bağlantı olduğundan şüphelenmiştir (Jung 1905, s. 115). Üç ila dört aylık tedaviden sonra hasta ve doktor arasındaki güven arttı. Spielrein 25 Nisan 1905’te Zürih’te tıp eğitimine başladı ve dokuz buçuk ay sonra 1 Haziran 1905’te taburcu edildi (Volkmann-Raue 2002, s. 41).

Klinikteyken Jung ona bilimsel görevler verir, ancak 1906 ile 1909 yılları arasında “trajik bir aktarım aşkı” (Cremerius 1986, s. 9) gelişir: on dokuz yaşındaki genç kız, 28 yaşındaki analistin öğrencisi, sevgilisi ve işbirlikçisi olur. Ancak Freud’a yazdığı bir mektupta Spielrein’ı “pervasız” olarak nitelendirmiş ve onun davranışlarında “kendisini hem iten hem de sihirli bir şekilde çeken bir ‘Rus tuhaflığı'” görmüştür (aktaran Reetz 2006, s. 194 f.). Jung kendi çağrışım araştırması için terapi protokollerini kullanmış (Freud & Jung 1974, s. 260 vd.) ve 1908 yılında vaka üzerine bir konferans yayınlamıştır. İkilinin cinsel temasta bulunup bulunmadığı tartışmalı kabul edilmektedir. Jung’un Freud’a bildirdiği üzere, aralarındaki ilişki “derin ruhani anlayış ve ortak ruhani çıkarlar temelinde” gelişmişti ve “eşit değerdeydi”. Spielrein bu aşk ilişkisine çok yatırım yapmış ve Jung’a göre ondan bir çocuk sahibi olmak istemişti, ancak doktor bir skandaldan korkuyordu. Freud’a “sınırların terapötik ihlali” hakkında yazdığı mektuplar, Freud’un karşı aktarım teorisini ve analiz öğretme yöntemini geliştirmesine katkıda bulunmuştur (bkz. Reetz 2006, s. 234 f.).

1909’un başında – Jung zaten çok iyi tanınıyordu ve Spielrein Zürih’teki bir klinikte doktor olarak çalışıyordu – ilişkileri kamuoyuna yansıdı çünkü Spielrein’ın ailesi ilişkiyi öğrenmişti. Jung ilk olarak 25 Eylül 1905’te Spielrein’in kendisine aşık olduğunu belirten bir tıbbi raporla Sigmund Freud’a ulaşmaya çalıştı. Ancak görünüşe göre mektup Freud’a ulaşmamıştı. Ekim 1906’da Jung tekrar Freud’a döndü (Minder 1993). Jung ilişkiyi ancak 1909’da sonlandırmıştır. Spielrein 30 Mayıs 1909’da bir mektupla Freud’a başvurdu, ancak Freud onu görme talebini reddetti. Bunun yerine Freud, 18 Haziran 1909 tarihli mektubunda Jung’a vakayı kendi içinde ele almasını tavsiye etmiştir: “Üzerinde çalıştığımız malzemenin doğası gereği küçük laboratuvar patlamalarından asla kaçınılamaz.” (Carotenuto 1986, s. 239’da alıntılanmıştır). Yine de Spielrein, iki “süper baba “nın ataerkil suç ortaklığını verimli bir şekilde işlemiştir. Yazışmaları 1919’da sona erene kadar 15 yıldan fazla bir süre Jung’a eşlik etmiş ve onun çalışmalarını Rusça’ya çevirmiş olmasına rağmen, Jung’un (1962) otobiyografisinde yer almaz.

Bilimsel Çalışmaları

Eğitimini planladığı gibi 1910 yılının sonunda tamamlar. Başarı ve hayatta kalmak, Spielrein’ın (2007) her şeyden çok öncelikli hedefleriydi: “gri bir kayada olduğu gibi” ona “kazınmış” olmalıydı: “Artık korku yok, … acı artık hissedilmiyor, yemek var, uyumak var, çalışmak var.” 1911 yılında, bir şizofreni (dementia praecox) vakasının psikolojik içeriği üzerine yazdığı psikanalitik teziyle Bleuler’den doktora alan ilk kadın oldu. İkinci önemli yayını Die Destruktion als Ursache des Werdens’de (1911, s. 465) kendi eğilimleri üzerine düşündü ve “her şeyi süsleyen ve belirli koşullar altında her şeyi yok eden bir güç” olarak libidonun yıkıcı bileşenleri üzerine tezler geliştiren ilk kişi oldu. Spielrein, 1902 yılında Freud tarafından kurulan ilk psikanalitik çalışma grubu olan “Çarşamba Topluluğu “nun bir üyesi oldu.

Yazmak Spielrein için bir “kurtuluş” gibiydi. Muhtemelen bu, temelde değersiz olduğuna ve varlığını ancak üstün performansla güvence altına alabileceğine dair bilinçdışı inancıyla ilgiliydi. 14 Temmuz 1912’de Spielrein’ın (2007) günlüğüne yazdığı son yazı şöyleydi: “Dr. Paul Scheftel ile evlendi.” Doktor Pavel Naumovich Scheftel ile Zürih’te yaptığı evliliği 1913’te Berlin’de ilk kızı Renata’nın doğumu izledi. 1912-1923 yılları arasında hayatının odak noktası değişti (Cenevre, Berlin, Lozan, Cenevre), tıpkı mesleki konumları ve ilgi alanları gibi: Bir cerrahi kliniğinde çalışmak, müzik çalışmaları, besteler, 1919’dan itibaren tekrar psikanalitik uygulama. Kocası Birinci Dünya Savaşı’nın başında aileyi terk etti ve Olga Snitkowa ile bir ilişkiye başladı. Spielrein 1920’den 1923’e kadar Cenevre’deki Jean-Jacques Rousseau Enstitüsü’nde, analiz ettiği İsviçreli gelişim psikoloğu Jean Piaget ile birlikte çalıştı (Richebächer 2005). Otuz kadar makale yazmış ve 1923’te Enstitü’de, ancak 1970’lerin sonunda Aldo Carotenuto (1986) tarafından yeniden keşfedilen bir bavul dolusu günlük ve mektup bırakmıştır.

Sovyetler Birliği’ne Dönüş

Spielrein 1923’te Moskova’ya döndü. Psikanalizin Rusya’da tanınmasını 1919’da verdiği bir konferansla sağlamıştı. Kocası Pawel Scheftel ile yeniden bir araya geldi ve 1924’te ailesiyle birlikte kızları Eva’nın doğduğu Rostov’a taşındı (Reetz 2006, s. 319). Spielrein Rus Psikanaliz Derneği’ne üyeydi, Moskova’daki psikanaliz enstitüsünün polikliniğinde, üniversite öğretim görevlisi olarak ve Vera Schmidt (1889-1937) tarafından yönetilen Moskova’daki “Uluslararası Dayanışma” çocuk evinde çalıştı. 1936 yılında Sovyetler Birliği’nde psikanaliz yasaklandı. Bir çocuk analisti olarak Spielrein, Freud’un daha önce “baştan çıkarma teorisinden” bilinçdışı teorisine doğru kayışını paylaşıyordu. Bir terapist olarak, kendi yaşam teması olan çocukluktaki şiddet deneyimi göz önüne alındığında, ancak kendi üzerinde çalışabildiği kadarını aktarabilmiş olması mümkündür. Spielrein’ın (1920) kızı “Renatchen” denemelerinde sık sık araştırma konusu olarak yer aldı. Her iki kızı da daha sonra müzik eğitimi almıştır. Bir eş ve anne olarak hayatı hakkında çok az şey bilinmektedir; kocası 1937’de ölmüş, üç erkek kardeşi Sovyet kamplarına kapatılmış ve öldürülmüştür. Sabina Spielrein, 24 Temmuz 1942’de Alman Wehrmacht’ının Rostov şehrini ele geçirmesinin ardından, 11-14 Ağustos 1942 tarihleri arasında SS özel komandoları tarafından iki kızı ve şehrin 25.000 Yahudi sakiniyle birlikte Smijowskaja Balka’da (“Yılan Geçidi”) kurşuna dizildi (Karger & Weismüller 2006).

Facebook Yorumları