Torasentez olarak da bilinen plevral ponksiyon, akciğerler ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşluğa bir iğnenin sokulmasını içeren tıbbi bir prosedürdür. Bu prosedür en yaygın olarak plevral boşlukta sıvı birikmesi olan plevral efüzyonun teşhisi veya tedavisi için yapılır. Bu makale plevral ponksiyonla ilişkili tarihçeyi, ilgili anatomiyi, prosedür adımlarını, endikasyonları, kontrendikasyonları ve potansiyel riskleri ele alacaktır.

Plevral ponksiyon uzun yıllardan beri solunum ve plevral hastalıkların tanı ve tedavisinde önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Ultrason rehberliğinin kullanımı da dahil olmak üzere prosedürün modernizasyonu, işlemi daha güvenli ve daha etkili hale getirmiştir.

Plevral Boşluğun Anatomisi

Plevral boşluk, göğüs duvarını kaplayan parietal plevra ile akciğerleri kaplayan visseral plevra arasında yer alır. Bu alan genellikle potansiyel bir alandır, yani sağlıklı koşullarda boştur. Ancak hastalıklar sıvı, hava veya başka maddelerle dolmasına neden olabilir.

Endikasyonları

  • Tanısal: Plevral efüzyonun nedenini belirlemek için.
  • Terapötik: Aşırı sıvıyı uzaklaştırarak nefes darlığı veya göğüs ağrısı gibi semptomları hafifletmek.
  • Laboratuvar Analizi: Sitolojik, mikrobiyolojik ve biyokimyasal analiz için plevral sıvının toplanması.

Prosedür Adımları

  • Hazırlık: Hasta genellikle oturur pozisyondadır ve giriş bölgesindeki cilt dezenfekte edilir.
  • Lokal Anestezi: Bölgenin uyuşturulması amacıyla anestezi uygulanır.
  • İğne Yerleştirme: Bir şırıngaya bağlanan bir iğne, deri ve kas katmanlarından plevral boşluğa batırılır.
  • Sıvı Aspirasyonu: Sıvı şırınganın içine çekilir.
  • Analiz veya Rahatlama: Sıvı ya teşhis amacıyla analiz edilir ya da semptomları hafifletmek için dışarıya atılır.

Riskler ve Kontrendikasyonlar

  • Pnömotoraks: Hava plevral boşluğa girerek akciğerin çökmesine neden olabilir.
  • Enfeksiyon: Aseptik tekniklere uyulmadığı takdirde enfeksiyon meydana gelebilir.
  • Kanama: Bir kan damarı delinirse kanama meydana gelebilir.a
  • Ağrı: Lokal anesteziye rağmen bazı hastalarda ağrı hissedilebilir.

Plevra ponksiyonunu anlamak hem sağlık hizmeti sağlayıcıları hem de hastalar için çok önemlidir. Prosedür önemli ölçüde rahatlama ve hayati tanısal bilgiler sunsa da, ilgili risklerin ve kontrendikasyonların farkında olmak önemlidir. Ultrason rehberliğinin kullanımı da dahil olmak üzere modern teknikler, plevral ponksiyonların güvenlik profilini arttırmış ve plevral ve solunum yolu hastalıklarının tanı ve tedavisinde paha biçilmez bir araç haline gelmiştir.

Tarihçe

Torasentez olarak da bilinen plevral ponksiyon, akciğer ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşluktan sıvının alınması için yapılan bir prosedürdür. Plevra ponksiyonu tanı ve tedavi amaçlı yapılır.

İlk plevra ponksiyonu 1850 yılında Amerikalı doktor Morrill Wyman tarafından yapıldı. Wyman, plevral boşluğa bir iğne yerleştirmek ve sıvıyı çıkarmak için içi boş tüplü keskin bir alet olan trokarı kullandı.

19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında plevral ponksiyon daha yaygın bir prosedür haline geldi. Doktorlar, zatürre, tüberküloz ve kalp yetmezliğinden kaynaklananlar da dahil olmak üzere çeşitli plevral efüzyonları teşhis etmek ve tedavi etmek için plevral ponksiyonu kullanmaya başladı.

Günümüzde plevral ponksiyon güvenli ve etkili bir işlemdir. Göğüs hastalıkları uzmanları, radyologlar ve acil doktorları da dahil olmak üzere çeşitli sağlık uzmanları tarafından gerçekleştirilir.

  • Plevral ponksiyon nispeten hızlı ve kolay bir işlemdir. Gerçekleştirilmesi genellikle 30 dakikadan az sürer.
  • Plevral ponksiyon genellikle hasta otururken veya öne eğilirken yapılır. İğne yerleştirilmeden önce hastaya bölgenin uyuşturulması için lokal anestezi yapılır.
  • Plevral ponksiyon, plevral boşluktan büyük miktarda sıvıyı çıkarmak için kullanılabilir, ancak komplikasyonları önlemek için sıvının yavaşça çıkarılması önemlidir.
  • Plevral ponksiyon güvenli bir işlemdir ancak kanama, enfeksiyon ve akciğer hasarı gibi bazı risklerle ilişkilendirilebilir.
  • 1900’lerin başında Alman doktor Wilhelm Röntgen, X-ışını rehberliğini kullanarak plevral ponksiyon için yeni bir teknik geliştirdi. Bu teknik, doktorların iğneyi plevral boşluğa daha doğru ve güvenli bir şekilde yerleştirmesine olanak sağladı.
  • 1940’larda Amerikalı doktor George C. Papanicolaou, kanser hücrelerini teşhis etmek için plevral sıvıyı kullanan yeni bir teknik geliştirdi. Bu teknik günümüzde hala kullanılmaktadır ve Papanicolaou lekesi olarak bilinmektedir.
  • 1960’larda Amerikalı doktor David L. Light, kateter kullanarak plevral ponksiyon için yeni bir teknik geliştirdi. Bu teknik, doktorların plevral boşluktan daha fazla miktarda sıvı almasına ve işlem sırasında hastanın yaşamsal belirtilerini izlemesine olanak sağladı.

Kaynak

  • Light, R. W. (2011). “Pleural diseases.” Lippincott Williams & Wilkins.
  • Mayo, P. H., Doelken, P. (2004). “Pleural Ultrasonography Versus Chest Radiography for the Diagnosis of Pneumothorax.” The New England Journal of Medicine.
%d blogcu bunu beğendi: