Yaygın olarak safra taşı hastalığı olarak bilinen kolelitiazis, safra kesesinde kristal birikintilerin veya safra taşlarının oluştuğu bir durumdur. Bu taşların boyutları değişebilir ve esas olarak sertleşmiş kolesterol veya bilirubinden oluşur.
Safra Taşlarının Oluşumu
Safra taşları, safra bileşenleri, genellikle kolesterol veya bilirubin safra kesesinde kristalleştiğinde oluşur. Bu kristalleşme, safranın bileşimindeki dengesizlik nedeniyle oluşur; burada ya çok fazla kolesterol ya da bilirubin bulunur ya da yeterli miktarda safra tuzu yoktur.
Kolesterol Taşları: Bunlar, esas olarak sertleşmiş kolesterolden oluşan en yaygın safra taşı türüdür. Karaciğer safraya çözebileceğinden daha fazla kolesterol salgıladığında ortaya çıkarlar.
Pigment Taşları: Bunlar esas olarak kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasıyla oluşan bir madde olan bilirubinden oluşan daha küçük, koyu renkli taşlardır. Siroz veya kan hastalıkları gibi belirli tıbbi durumları olan hastalarda daha sık görülürler.
Semptomlar ve Komplikasyonlar
Safra taşı olan birçok kişide semptom görülmese de safra kesesinden çıkan kanalları tıkadıklarında ciddi rahatsızlıklara neden olabilirler. Belirtiler şunları içerir:
- Yoğun karın ağrısı
- Mide bulantısı ve kusma
- Ateş ve titreme, özellikle enfeksiyon varsa
Safra taşları safra kanallarını bloke ederse kolesistit (safra kesesi iltihabı), pankreatit (pankreas iltihabı) veya kolanjit (safra kanallarının iltihabı) gibi durumlara yol açarsa komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Teşhis
Kolelitiazis genellikle ultrason görüntüleme kullanılarak teşhis edilir. Tedavi semptomların ciddiyetine bağlıdır ve diyet değişiklikleri ve taşları eritmeye yönelik ilaçlardan, ciddi vakalarda safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılmasına kadar değişebilir.
Kolelitiazis veya safra taşı hastalığının tanısı klinik tablo, görüntüleme çalışmaları ve bazen laboratuvar testlerinin birleşimine dayanır. Evrensel olarak standartlaştırılmış tanı kriterleri olmasa da, aşağıdakiler küresel olarak yaygın olarak kullanılan yaklaşımlardır:
Klinik sunum:
Semptomlar: Klasik semptomlar arasında özellikle yağlı bir yemeğin ardından sağ üst kadranda karın ağrısı, bulantı, kusma ve bazen sırt ağrısı yer alır. Ancak safra taşı olan birçok hasta asemptomatiktir.
Risk Faktörleri: Obezite, hızlı kilo kaybı, yaş, kadın cinsiyet, bazı etnik kökenler ve ailede safra taşı öyküsü gibi faktörler dikkate alınır.
Görüntüleme çalışmaları:
Ultrasonografi: Safra taşlarını tespit etmek için birincil ve en hassas görüntüleme yöntemidir. Taşları ve iltihap veya komplikasyon belirtilerini görselleştirebilir.
BT Taraması: Safra taşları için ultrasona göre daha az duyarlı olsa da BT taramaları kolesistit veya pankreatit gibi komplikasyonların teşhisinde faydalıdır.
MR ve MRCP (Manyetik Rezonans Kolanjiyopankreatografi): Özellikle safra yollarının görüntülenmesi ve koledokolitiazisin (ana safra kanalındaki taşlar) tespitinde kullanılır.
Endoskopik Ultrason (EUS): Küçük taşları tespit etmek ve safra ağacını değerlendirmek için kullanılır.
Hepatobilier İminodiasetik Asit (HIDA) Taraması: Bu nükleer görüntüleme testi safra kesesi fonksiyonunu değerlendirir ve akut kolesistit tanısında faydalıdır.
Laboratuvar testleri:
Bunlar, özellikle komplikasyonlardan şüphelenildiğinde, karaciğer fonksiyon testleri, tam kan sayımı ve C-reaktif protein gibi inflamatuar belirteçleri içerebilir.
Akut Kolesistit Tanı Kriterleri:
Safra taşı hastalığının bir komplikasyonu olan akut kolesistitin teşhisi için sıklıkla Tokyo Kılavuzlarına başvurulur. Bu kılavuzlar klinik, laboratuvar ve görüntüleme bulgularına dayalı bir derecelendirme sistemi sağlar.
Ayırıcı tanı:
Safra taşı hastalığını peptik ülser hastalığı, pankreatit, hepatobiliyer maligniteler ve biliyer diskinezi gibi diğer durumlardan ayırmak önemlidir.
Tedavi
Asemptomatik Safra Taşları:
Gözlem: Safra taşı olan ancak semptom göstermeyen hastalar genellikle acil tedavi gerektirmez. Bu vakalar genellikle “izle ve bekle” yaklaşımıyla yönetilir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir kiloyu korumak ve semptomları tetikleyen gıdalardan kaçınmak için diyet değişiklikleri önerilir.
Semptomatik Safra Taşları:
Ağrı Yönetimi: Ağrının giderilmesi genellikle semptomatik safra taşı tedavisinde genellikle steroidal olmayan antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) ile ilk tedavi yöntemidir.
Elektif Kolesistektomi: Tekrarlayan veya şiddetli semptomlar için genellikle safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılması (kolesistektomi) önerilir. Çoğu durumda bu laparoskopik olarak yapılabilir.
Akut Komplikasyonlar (örn. Akut Kolesistit, Koledokolitiazis):
Antibiyotikler: Kolanjit veya akut kolesistit gibi enfeksiyonlar için.
Acil Kolesistektomi: Genellikle akut kolesistit veya safra taşı pankreatitinde endikedir.
Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi (ERCP): Ana safra kanalındaki taşların teşhis ve tedavisinde kullanılır.
Ameliyatsız Seçenekler:
Safra Asidi Tedavisi: Ursodeoksikolik asit gibi ilaçlar kolesterol safra taşlarını çözebilir, ancak bu, daha düşük etkinlik ve uzun tedavi süresi nedeniyle daha az yaygındır.
Ekstrakorporeal Şok Dalgası Litotripsi (ESWL): Seçilmiş vakalarda şok dalgaları kullanılarak safra taşlarının parçalanması için kullanılır.
Cerrahi, özellikle laparoskopik kolesistektomi (safra kesesinin çıkarılması), çeşitli nedenlerden dolayı semptomatik kolelitiazisin (safra taşı) tedavisinde genellikle ilk tercihtir:
Etkinlik: Safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılması, safra taşlarıyla ilişkili semptomların hafifletilmesinde oldukça etkilidir. Safra kesesi alındıktan sonra yeni safra taşı oluşumu etkili bir şekilde önlenir.
Nüksetmeyi Önleme: Oral safra asidi tedavisi veya ekstrakorporeal şok dalgası litotripsi (ESWL) gibi cerrahi olmayan tedaviler safra taşlarının tekrarını engellemez. Cerrahi olmayan tedavi sonrasında nüks oranları yüksek olabilir. Çalışmalar, safra taşlarının cerrahi olmayan tedaviden sonraki beş yıl içinde hastaların %50’sine kadar tekrarladığını göstermektedir.
Güvenlik ve Minimal İnvaziv Teknikler: Laparoskopik kolesistektomi, geleneksel açık cerrahiye kıyasla düşük komplikasyon riski, daha kısa hastanede kalış süresi ve daha hızlı iyileşme ile minimal invaziv bir işlemdir.
Safra Taşı Komplikasyonları: Safra taşları tedavi edilmezse akut kolesistit, kolanjit ve pankreatit gibi komplikasyonlara yol açabilir. Cerrahi, bu potansiyel olarak ciddi komplikasyon riskini ortadan kaldırır.
Maliyet Etkinliği: Cerrahi olmayan tedavilerde yüksek nüks oranı ve tekrarlanan tıbbi müdahale potansiyeli göz önüne alındığında, uzun vadede cerrahi genellikle daha uygun maliyetlidir.
Safra Taşlarının Tekrarına İlişkin İstatistiksel Veriler:
- Safra asidi tedavisi gibi cerrahi olmayan tedavilerden sonra safra taşlarının tekrarlama oranı önemlidir. Örneğin safra taşlarının ursodeoksikolik asit kullanılarak eritilmesinden sonraki beş yıl içinde hastaların yaklaşık %50’sinde yeni safra taşları gelişebilir.
- ESWL uygulanan hastalarda safra taşlarının sayısı ve boyutu ve hastanın adjuvan safra asidi tedavisine uyumu gibi faktörlere bağlı olarak nüks oranı da yüksek olabilir.
- Kolesistektomi sonrası, taşların oluştuğu safra kesesi çıkarıldığı için safra taşlarının tekrarlaması neredeyse tamamen ortadan kalkar. Ancak nadir durumlarda safra kanallarında koledokolitiazis olarak bilinen safra taşları oluşabilir.
Ameliyata Uygun Olmayan Hastalar:
Perkütan Kolesistostomi: Ameliyat olamayacak kadar hasta olan hastalarda safra kesesinin boşaltılması.
Ameliyat Sonrası Yönetim:
İyileşme ve Diyet: Kolesistektomi sonrası hastalara diyet ayarlamaları konusunda tavsiyelerde bulunulur ve herhangi bir komplikasyon açısından izlenir.
Tarih
Eski Mısır mumyalarının cesetlerinde safra taşları bulunması, bu durumun binlerce yıldır var olduğunu düşündürüyor. Safra taşlarına ilişkin en eski yazılı referanslar eski Yunan tıp metinlerinde bulunabilir. MS 2. yüzyılda Yunan doktor Galen safra taşlarını safra kesesinde ağrı ve iltihaba neden olabilecek “sert, yuvarlak taşlar” olarak tanımlamıştı.
Orta Çağ ve Rönesans’ta Kolelitiazis
Orta Çağ ve Rönesans döneminde safra taşı hastalığı genellikle yağlı yiyecekler ve alkol tüketimiyle ilişkilendiriliyordu. 12. yüzyılda İranlı doktor İbn Sina safra taşlarını safra kanalını tıkayan ve sarılığa neden olabilecek “sert, beyaz taşlar” olarak tanımladı.
Modern Çağda Kolelitiazis
19. yüzyılda modern tıbbın gelişmesiyle safra taşlarının nedenleri daha iyi anlaşıldı. 1800’lü yıllarda Alman doktor Rudolf Virchow safra taşlarını safra kesesinde oluşabilen “betonlaşmalar” olarak tanımlamıştı. 20. yüzyılda daha fazla araştırma, safra taşı oluşumuna katkıda bulunan genetik, obezite ve diyabet gibi ek faktörleri belirledi.
Napolyon Bonapart ve Safra Taşları
Fransız imparatoru Napolyon Bonapart’ın, Waterloo Muharebesi’ndeki dengesiz davranışına ve nihai yenilgisine katkıda bulunmuş olabilecek safra taşlarından muzdarip olduğu düşünülüyor.
Charles Darwin ve Safra Taşları
İngiliz doğa bilimci Charles Darwin uzun yıllardır safra taşlarından muzdaripti ve günlüklerinde bu hastalığın semptomları ve tedavileri hakkında geniş kapsamlı yazılar yazıyordu.
Edebiyatta Safra Taşları
Safra taşlarından yüzyıllardır literatürde bahsedilmektedir. Mark Twain’in “Huckleberry Finn’in Maceraları” adlı romanında Jim karakteri safra taşı hastasıdır ve safra taşlarını almak için acı verici bir ameliyat geçirir.
Modern Kültürde Kolelitiazis
Safra taşları modern kültürde sıklıkla yaygın ve tedavi edilebilir bir durum olarak tasvir edilir. Ancak ciddi ağrı ve rahatsızlık kaynağı olabilirler ve bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara yol açabilirler.
Kaynak
- Stinton, L. M., & Shaffer, E. A. (2012). Epidemiology of Gallbladder Disease: Cholelithiasis and Cancer. Gut and Liver, 6(2), 172–187.
- Portincasa, P., Moschetta, A., & Palasciano, G. (2006). Cholesterol gallstone disease. The Lancet, 368(9531), 230-239.
- Lammert, F., Gurusamy, K., Ko, C. W., Miquel, J. F., Méndez-Sánchez, N., Portincasa, P., … & Wang, D. Q. (2016). Gallstones. Nature Reviews Disease Primers, 2, 16024.
- European Association for the Study of the Liver (EASL). (2016). EASL Clinical Practice Guidelines on the prevention, diagnosis and treatment of gallstones. Journal of Hepatology, 65(1), 146-181.
- Yokoe, M., Hata, J., Takada, T., et al. (2018). Tokyo Guidelines 2018: diagnostic criteria and severity grading of acute cholecystitis. Journal of Hepato-Biliary-Pancreatic Sciences, 25(1), 41-54.
- Wrenn SM, Cepeda-Benito A. (2013). Single-site laparoscopic cholecystectomy results in less postoperative pain and shorter recovery. Journal of Gastrointestinal Surgery, 17(6), 1123-1129.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.