Tahmini okuma süresi: 3 dakika

“Bilirubin” kelimesi Latince “bilis” (safra) ve “ruber” (kırmızı) kelimelerinden gelir. İlk olarak 19. yüzyılın başlarında İngilizce olarak kullanılmıştır.

Bilirubin, vücut kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir bileşik olan hemi parçaladığında üretilen sarı-turuncu bir pigmenttir. Heme, kırmızı kan hücrelerine rengini veren bir proteindir. Kırmızı kan hücreleri öldüğünde, vücut tarafından geri dönüştürülürler. Kırmızı kan hücrelerindeki hem, bilirubine parçalanır.

Bilirubin suda çözünmez, bu nedenle kandaki bir protein olan albümine bağlanır. Bu bağlı bilirubine “dolaylı bilirubin” denir. Dolaylı bilirubin karaciğere ulaştığında, “direkt bilirubin” oluşturmak üzere glukuronik asit ile konjuge edilir. Direkt bilirubin suda çözünür ve safra ile atılabilir.

Bilirubin vücudun normal bir atık ürünüdür. Bununla birlikte, yüksek bilirubin seviyeleri sarılığa, cildin ve gözlerin sararmasına neden olabilir. Sarılık en çok yenidoğanlarda görülür, ancak yetişkinlerde de görülebilir.

Safrada bulunan kırmızımsı bir pigment olan bilirubin, omurgalıların metabolik döngüsünde önemli bir rol oynar. Öncelikle kırmızı kan hücrelerinde hemoglobinde bulunan kompleks bir molekül olan hemin katabolizmasından kaynaklanır. Vücuttaki toplam bilirubinin yaklaşık %85’i bu hemoglobinin parçalanma sürecinin bir sonucudur.

Bilirubin Metabolizması ve İşlevi

Bilirubin, vücudun normal kırmızı kan hücrelerini parçalama sürecinin bir yan ürünü olarak üretilir. Spesifik olarak, hemoglobinin bir bileşeni olan hemin parçalanmasından kaynaklanır. Bu süreç esas olarak karaciğerde gerçekleşir, ancak daha az ölçüde dalak, kemik iliği ve diğer dokularda da gerçekleşir.

Bilirubin üretildikten sonra serum albümine bağlı olarak karaciğere taşınır. Karaciğerde, suda çözünür olan konjuge bilirubini oluşturmak için glukuronik asit ile birleştirildiği konjugasyon adı verilen bir işlemden geçer. Konjuge bilirubin daha sonra safraya atılır ve sonuçta dışkı yoluyla vücuttan atılır.

Klinik Önem

Bilirubin düzeylerinin ölçümü, karaciğer fonksiyonu ve belirli hastalıkların varlığı hakkında yararlı bilgiler sağlayabildiği için tıbbi uygulamada yaygın olarak kullanılır. Örneğin, yüksek bilirubin seviyeleri (hiperbilirubinemi), hepatit veya siroz gibi bir karaciğer hastalığının veya hemolitik anemi gibi kırmızı kan hücrelerinin yıkımının artmasına neden olan durumların bir işareti olabilir.

Yenidoğan sarılığı, konjuge olmayan bilirubin düzeylerinin yükselmesi nedeniyle ciltte ve gözlerde sarı renk değişikliği ile karakterize, yenidoğanlarda yaygın olarak görülen bir durumdur. Bu genellikle kendi kendine düzelir, ancak ciddi vakalarda patolojik durumların bir işareti olabilir ve tıbbi tedavi gerektirebilir.

Bir Antioksidan Olarak Bilirubin

Son araştırmalar, bilirubinin bir antioksidan olarak potansiyel rolüne de işaret etti. In vitro çalışmalar, bilirubinin hücreleri oksidatif hasardan koruyabildiğini göstermiştir, bu da oksidatif stresle ilişkili hastalıklarda potansiyel bir koruyucu rol olduğunu düşündürmektedir.v

Laboratuvar

Tarih

Bilirubinin tarihi, tıp tarihi ile yakından bağlantılıdır. Eski Mısır’da doktorlar hastalıkları teşhis etmek için idrar rengini kullandılar. Sarı idrarın sağlık belirtisi, koyu renkli idrarın ise hastalık belirtisi olduğuna inanıyorlardı.

17. yüzyılda, İngiliz doktor Thomas Willis bilirubini ilk tanımlayan kişi oldu. Buna “safra kırmızısı” adını verdi ve karaciğerin bir ürünü olduğuna inandı.

18. yüzyılda Alman doktor Carl von Voit, bilirubinin heme’den üretildiğini gösterdi. Ayrıca bilirubinin safra ile atıldığını da gösterdi.

Bugün, bilirubin hala önemli bir teşhis aracıdır. Doktorlar sarılık ve diğer karaciğer hastalıklarını teşhis etmek için kandaki bilirubin seviyesini kullanır.

Kaynak:

  1. Stocker, R., Yamamoto, Y., McDonagh, A. F., Glazer, A. N., & Ames, B. N. (1987). Bilirubin is an antioxidant of possible physiological importance. Science, 235(4792), 1043-1046.
  2. Jansen, P. L., & Mulder, G. J. (1999). Molecular aspects of heme and bilirubin formation and the enzymic conversion of biliverdin to bilirubin. Seminars in liver disease.
  3. Rocha, M. S., Castro, R., Rivera, I., Kok, F., Fonseca, H., & Pinho, L. (2009). Unconjugated bilirubin and cholestasis are both required to produce oxidative stress in the liver. Free Radical Research, 43(12), 1256-1263.
Facebook Yorumları