Astım, eski Yunanca ἄσθμα (ásthma) kelimesinden türetilen ve “ara sıra nefes almak” anlamına gelen bir terimdir ve solunum sistemini etkileyen yaygın bir durumdur. Bu durum solunum yollarının istemsiz kasılması ve daralması şeklinde kendini gösterir. Diğer birçok solunum sorunundan farklı olarak astım, enfeksiyon olmaksızın iltihaplanma ile karakterizedir ve bu da nefes almada belirgin bir zorluğa yol açar.

Astımın Epidemiyolojisi:

Astım, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen kronik bir solunum yolu hastalığıdır. Prevalansı son yıllarda özellikle kentleşmiş ve sanayileşmiş ülkelerde artış göstermektedir.

Küresel Yaygınlık: Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre astım dünya çapında tahmini 339 milyon insanı etkilemektedir.
Yaş Grupları: Astım her yaşta ortaya çıkabilse de sıklıkla çocukluk çağında teşhis edilir. Ancak yetişkinlerde başlayan astım da nadir değildir.
Coğrafi Farklılıklar: Astım prevalansı ülkeler ve bölgeler arasında değişiklik göstermektedir; kentsel alanlardaki oranlar genellikle kırsal alanlara göre daha yüksektir. Kirlilik, barınma koşulları ve sağlık hizmetlerine erişim gibi faktörler bu farklılıkları etkileyebilir.

Astımın Etiyolojisi:

Astımın kesin nedeni bilinmiyor ancak genetik ve çevresel faktörlerin birleşiminden kaynaklandığına inanılıyor.

  • Genetik: Ailede astım öyküsü veya saman nezlesi, egzama veya alerjik rinit gibi diğer alerjik durumlar astım gelişme riskini artırabilir.
  • Çevresel Tetikleyiciler: Bunlar şunları içerir:
    • Alerjenlerin solunması (örneğin polen, küf sporları, evcil hayvan tüyü ve toz akarları).
    • Solunum yolu enfeksiyonları, özellikle erken çocukluk döneminde viral olanlar.
    • Özellikle bebeklik döneminde veya hamilelik sırasında annenin sigara içmesi sırasında tütün dumanına maruz kalma.
    • Kimyasallar, toz veya duman gibi mesleki tetikleyiciler.
    • Hava kirleticileri ve tahriş edici maddeler.

Astımın Klinik Belirtileri:

Astım semptomları hafiften şiddetliye kadar değişebilir ve kişiden kişiye değişebilir.

Solunum Belirtileri:

  • Hışıltı: Nefes alırken duyulan tiz ıslık sesi.
  • Özellikle gece veya sabahın erken saatlerinde nefes darlığı.
  • Öksürük genellikle kroniktir ve geceleri daha belirgindir.
  • Göğüste sıkışma veya göğüs ağrısı.
  • Alevlenmeler: Semptomların kötüleştiği dönemlere genellikle “astım atakları” denir. Bunlar solunum yolu enfeksiyonları, alerjenlere maruz kalma, fiziksel aktivite, soğuk hava veya duygusal stres gibi faktörlerle tetiklenebilir.

Mekanizmayı Anlamak:

Astımın temelinde iltihap yatmaktadır. Solunum yolu iltihaplandığında daralır ve havanın akciğerlere girip çıkmasını zorlaştırır. Bu da hırıltılı solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışma ve öksürük gibi semptomlara yol açar.

Astıma Tanısal Yaklaşım:

Astım, değişken ve tekrarlayan semptomlara, hava akımı tıkanıklığına, bronş aşırı duyarlılığına ve altta yatan bir inflamasyona neden olan, solunum yollarının kronik inflamatuar bir bozukluğudur. Astımın teşhisi, klinik değerlendirme, solunum fonksiyon testleri ve bazen ek testlerin bir kombinasyonunu içerir. İşte ayrıntılı bir yaklaşım:

Klinik değerlendirme:

Anamnez: Özellikle geceleri veya sabahın erken saatlerinde görülen hırıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışma ve öksürük gibi belirtiler.
Fizik Muayene: Oskültasyonda hışıltı (yüksek perdeden ıslık sesi) varlığı, ancak her zaman mevcut olmayabilir.

Solunum Fonksiyon Testleri:

Spirometri: Nefes alıp verebildiğiniz hava miktarının yanı sıra havayı ne kadar hızlı dışarı üfleyebileceğinizi ölçer. Bir bronkodilatörün (albuterol gibi) uygulanmasından sonra bir saniyede zorlu ekspiratuar hacimde (FEV1) meydana gelen önemli bir artış, astımın karakteristik bir özelliği olan geri dönüşlülüğü gösterir.
Tepe Akışı İzleme: Akciğerlerinizden havayı ne kadar hızlı üfleyebileceğinizi ölçer. Kötüleşen astımı tespit etmeye yardımcı olmak için evde kullanılabilir.

Bronş Testleri: Bronkokonstriksiyonu tetikleyip tetiklemediğini görmek için metakolin veya histamin inhalasyonunu içerir.

Alerji Testi: Cilt veya kan testleri astım semptomlarını tetikleyebilecek alerjenleri tanımlayabilir.

Göğüs Röntgeni: Benzer semptomları olan diğer durumların dışlanmasına yardımcı olur.

Nefesle Verilen Nitrik Oksit Testi: Nefesinizdeki, iltihaplanma belirtisi olabilecek nitrik oksit miktarını ölçer.

Balgam Eozinofilleri: Eozinofiller, astımlı bazı kişilerde daha yüksek sayılarda bulunan beyaz kan hücreleridir.

Astım için Küresel Tanı Kılavuzları:

Astım için Küresel Girişim (GINA), astımın tanısı ve tedavisi için yaygın olarak kabul edilen kılavuzları sağlar:

Semptom Değerlendirmesi: GINA, özellikle geceleri veya sabahın erken saatlerinde kötüleşiyorsa hırıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışma ve öksürük gibi semptomların değerlendirilmesini önerir.

Spirometri: Astım şüphesi olan hastalara spirometri yapılmalıdır. Bronkodilatör sonrası FEV1/FVC (zorlu hayati kapasite) oranının yetişkinlerde 0,75-0,80’den düşük olması (çocuklarda yaşa göre değişir) astımı düşündürür.

Bronş Provokasyon Testleri: Spirometri sonuçları normal ancak astım şüphesi yüksek olanlara metakolin veya egzersiz kullanılarak bronş provokasyon testi yapılabilir.

Değişken hava akımı sınırlaması: Hava akımı sınırlamasının zaman içinde (günden güne, hatta bir gün içinde) değişkenlik göstermesi astım tanısını destekler.

Alternatif Tanıları Hariç Tut: KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı), konjestif kalp yetmezliği ve ses teli disfonksiyonu gibi durumlar astım semptomlarını taklit edebilir.

Düzenli İnceleme: Teşhis konulduktan sonra astım şiddeti ve kontrolü, tedaviyi ayarlamak için düzenli olarak gözden geçirilmelidir.

Bunların genel kurallar olduğunu ve bir sağlık uzmanı tarafından yapılan bireysel değerlendirmenin doğru teşhis için hayati önem taşıdığını unutmamak önemlidir.

Değişkenlik: Belirtiler zamanla ve yoğunluk bakımından değişebilir. Bazı kişiler uzun süre semptomsuz kalabilirken bazıları günlük semptomlar yaşayabilir.

Astıma Tedavi Yaklaşımları:

Astımı yönetmenin ilk adımı, durumu tetikleyen alerjenik uyaranın tanımlanmasını içerir. Tespit edildikten sonra hastanın bu tetikleyiciden mümkün olduğunca kaçınması önerilir. Ancak kaçınmanın mümkün olmadığı veya durumun devam ettiği durumlarda tıbbi müdahale gerekli hale gelir.

Astım tedavisinin temel hedefleri şunlardır:

  • Bronkodilatasyon: Bronşları genişleterek hastanın daha rahat nefes almasını sağlamak.
  • Enflamasyon Kontrolü: Solunum yollarındaki mevcut inflamasyonu gidermek için.
  • Yapısal Koruma: Akciğer yapısında uzun süreli değişiklikler veya hasarların önlenmesi.

Bu hedeflere ulaşmak için aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli ilaç tedavileri önerilmektedir:

  • Glukokortikoidler: Bunlar solunum yollarındaki inflamasyonu azaltmaya yardımcı olan ve astım hastalarının nefes almasını kolaylaştıran steroidlerdir.
  • Beta 2 Adrenerjik Agonistler: Bu ilaçlar hava yollarının etrafındaki kasları gevşeterek genişletir ve nefes almayı kolaylaştırır.
  • Metilksantinler (örneğin teofilin): Akciğerlerdeki hava yollarını gevşetmeye ve açmaya hizmet ederek astım semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olurlar.
  • Lökotrien Antagonistleri: Bunlar, hava yolu kaslarının kasılmasına ve aşırı mukus üretmesine neden olan kimyasallar olan lökotrienlerin etkilerini önler.
  • Mast Hücresi Stabilizatörleri (örneğin, Kromoglikik Asit, Nedokromil, Lodoxamid): Bunlar, astım semptomlarını tetikleyebilecek akciğerlerdeki mast hücrelerinden kimyasalların salınmasını önler.
  • Astımın etkili yönetimi, yaşam tarzı değişiklikleri, tetikleyicilerden kaçınma ve uygun ilaç tedavisinin bir kombinasyonunu gerektirir. Doğru yaklaşımla astımlı bireylerin çoğu normal, aktif yaşamlar sürdürebilir.

Astım Tarihi

Astımın bilinen ilk yazılı kaydı, M.Ö. 1500 yıllarına dayanan eski bir Mısır tıp metni olan Ebers papirüsünden alınmıştır. Ebers papirüsü astıma çok benzeyen, hırıltı, nefes darlığı ve göğüste sıkışma gibi belirtileri olan bir durumu anlatıyor.

Astım aynı zamanda Hipokrat ve Galen de dahil olmak üzere eski Yunan ve Romalı doktorlar tarafından da tanımlandı. Hipokrat, astımın dört sıvının (kan, balgam, sarı safra ve kara safra) dengesizliğinden kaynaklandığına inanırken, Galen astımın hava yollarının daralmasından kaynaklandığına inanıyordu.

Orta Çağ’da astımın genellikle şeytanların veya kötü ruhların eline geçmesinden kaynaklandığı düşünülüyordu. Astım hastaları sıklıkla şeytan çıkarma ayinleri ve diğer dini ritüellerle tedavi ediliyordu.

  1. yüzyılda İngiliz doktor Thomas Willis, astımın hava yollarının daralmasından kaynaklandığını öne süren ilk kişiydi. Ayrıca astım için yanan bitkilerden çıkan dumanların solunmasını içeren bir tedavi geliştirdi.
  2. yüzyılda Fransız doktor Jean-Henri-Corvisart des Marets, alerjik astım ve alerjik olmayan astım dahil olmak üzere farklı astım türlerini tanımlayan ilk kişi oldu. Ayrıca astım için kaynar sudan buharın solunmasını içeren yeni bir tedavi geliştirdi.
  3. yüzyılda astım tedavisinde birçok ilerleme kaydedildi. 1930’larda ilk inhalerler geliştirildi. 1950’lerde ilk kortikosteroidler geliştirildi. Ve 1980’lerde ilk inhale bronkodilatörler geliştirildi.

Astım günümüzde iyi anlaşılmış ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak hala dünya çapında 300 milyondan fazla insanı etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur.

  1. yüzyılda İngiliz kralı II. Charles’ın astım hastası olduğu biliniyordu. Astım krizleri sırasında nefes almasına yardımcı olmak için yanında her zaman bir kutu kokulu tuz taşıdığı biliniyordu.
  2. yüzyılda Amerikan başkanı George Washington’un da astım hastası olduğu biliniyordu. Astım atakları sırasında ağzını ve burnunu kapatmak için yanında her zaman mendil taşıdığı biliniyordu.
  3. yüzyılda İngiliz şair John Keats’in astım hastası olduğu biliniyordu. 25 yaşında astım krizinden öldü.
  • Astımlı kişilerin nefes alırken çıkardığı hırıltı sesi nedeniyle astıma bazen “hırıltı hastalığı” da denir.
  • Astıma bazen “alerji hastalığı” da denir çünkü astımı olan birçok kişinin aynı zamanda alerjisi de vardır.
  • Astımlı bazı kişiler, gülerek semptomlarını azaltabileceklerini bulmuşlardır. Kahkahanın solunum yollarını rahatlatmaya ve nefes almayı kolaylaştırmaya yardımcı olduğu düşünülmektedir.
  • Diğerleri ise dondurma yiyerek semptomlarını azaltabileceklerini bulmuşlardır. Dondurmanın solunum yollarındaki sinirleri uyuşturmaya ve iltihabı azaltmaya yardımcı olduğu düşünülmektedir.

Kaynak

  1. Bousquet, J., Jeffery, P. K., Busse, W. W., Johnson, M., & Vignola, A. M. (2000). Asthma. From bronchoconstriction to airways inflammation and remodeling. American journal of respiratory and critical care medicine, 161(5), 1720-1745.
  2. Fanta, C. H. (2009). Asthma. New England Journal of Medicine, 360(10), 1002-1014.
  3. Holgate, S. T., & Polosa, R. (2008). Treatment strategies for allergy and asthma. Nature Reviews Immunology, 8(3), 218-230.
  4. Global Initiative for Asthma (GINA). (2018). Global strategy for asthma management and prevention.
  5. Masoli, M., Fabian, D., Holt, S., & Beasley, R. (2004). The global burden of asthma: executive summary of the GINA Dissemination Committee report. Allergy, 59(5), 469-478.
  6. Holgate, S. T. (2012). Asthma: etiology and mechanisms. Allergy, Asthma & Immunology Research, 4(6), 309-311.
%d blogcu bunu beğendi: