Anevrizma spurium (aynı zamanda psödoanevrizma olarak da bilinir), bir arterdeki sızıntılı bir deliğin sonucu olarak oluşan bir hematomdur. Bu gerçek bir anevrizma değil çünkü arteriyel duvarın dışarı taşmasını gerektirmiyor. Bunun yerine, kan atardamardan dışarı sızar ancak çevredeki dokular tarafından tutulur ve atardamarla iletişim kuran bir kese oluşturulur.
“Anevrizma spurium” terimi Latince’den türemiştir ve “yalancı anevrizma” anlamına gelir. Anevrizmaların yüzyıllardır tıbbi bir durum olduğu kabul edilmiştir ancak gerçek anevrizmalarla psödoanevrizmalar arasındaki ayrım, vasküler görüntüleme ve cerrahideki ilerlemelerle daha iyi anlaşılmıştır.
İçindekiler
Nedenleri
Psödoanevrizmalar travma (örn. kateterizasyon gibi perkütan arteriyel bir prosedürün ardından), enfeksiyonlar veya bağ dokusu bozukluklarından kaynaklanabilir.
Anevrizma spurium’un en yaygın nedeni kan damarına travmadır. Buna ateşli silah yaralanmaları, bıçak yaraları ve künt kuvvet travması gibi çeşitli faktörler neden olabilir.
Anevrizma spurium’un diğer nedenleri şunlardır:
- Enfeksiyon
- Enflamasyon
- Tümörler
- Konjenital kusurlar
Belirtiler
Anevrizma spurium belirtileri anevrizmanın konumuna ve büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Yaygın semptomlar şunları içerir:
- Ağrı
- Şişme
- Morarma
- Zonklayan
- Yığın
- Nefes almada zorluk
- Göğüs ağrısı
- Felç
Teşhis
Doppler ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi ve manyetik rezonans anjiyografi (MRA) dahil olmak üzere çeşitli görüntüleme teknikleriyle teşhis edilebilir. Doppler ultrason, psödoanevrizma boynundaki tipik “ileri-geri” kan akışını gösterebildiği için özellikle değerlidir.

Tedavi:
Küçük psödoanevrizmalar tromboz yapabilir (pıhtılaşabilir) ve kendi kendine çözülebilir, ancak daha büyük olanlar veya semptomlara neden olanlar çeşitli yöntemler kullanılarak tedavi edilebilir:
- Ultrason rehberliğinde sıkıştırma
- Trombin enjeksiyonu
- Bobin embolizasyonu veya stent yerleştirme gibi endovasküler teknikler
- Cerrahi müdahale
Komplikasyonlar:
Tedavi edilmezse psödoanevrizmalar aşağıdaki gibi komplikasyonlara yol açabilir:
- Yırtılma ve kanama
- Yakındaki yapıların sıkıştırılması
- Potansiyel olarak uzak bölgelere embolize olabilen (seyahat edebilen), tıkanıklıklara neden olabilen tromboz (pıhtı oluşumu)
Tarih
“Anevrizma spurium” terimi ilk kez 1840 yılında İsviçreli cerrah Johann Ludwig Casper tarafından icat edildi. Casper, bunu bir kan damarının yaralanmasından sonra oluşan “sahte anevrizma” olarak tanımladı.
Bildirilen ilk anevrizma spurium vakası 1729’da İngiliz cerrah James Douglas tarafından yapıldı. Kurşun yarası sonrasında femoral arterde sahte anevrizma gelişen bir hastayı anlattı.
1800’lü yılların başında anevrizma spurium’un nadir bir durum olduğu düşünülüyordu. Ancak İç Savaş ve diğer savaşlar sırasında ateşli silah kullanımının artması nedeniyle daha yaygın hale geldi.
- yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında anevrizma spurium sıklıkla ameliyatla tedavi ediliyordu. Ancak yüksek enfeksiyon riski ve diğer komplikasyonlar nedeniyle ameliyatın sonuçları genellikle kötüydü.
- yüzyılın ortalarında anevrizma spurium tedavisinde önemli bir gelişme yaşandı. Bunun nedeni yeni antibiyotiklerin ve cerrahi tekniklerin geliştirilmesiydi.
Günümüzde anevrizma spurium nispeten nadir görülen bir durumdur. Ancak yine de ciddi ve yaşamı tehdit eden bir durum olabilir.
Anevrizma spuriumunun tedavisi, anevrizmanın yeri ve büyüklüğünün yanı sıra hastanın genel sağlığına da bağlıdır. Tedavi seçenekleri şunları içerir:
- Anevrizmayı onarmak veya çıkarmak için cerrahi
- Anevrizmaya kan akışını engellemek için endovasküler embolizasyon
- Ağrı ve iltihabı kontrol etmek için ilaç
- Tedavi edilmediği takdirde anevrizma spurium yırtılma, enfeksiyon ve felç gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Kaynak:
- Lumsden AB, Miller JM, Kosinski AS, Allen RC, Dodson TF. A prospective evaluation of surgically treated groin complications following percutaneous cardiac procedures. Am Surg. 1994 Feb;60(2):132-7.
- Saad NE, Saad WE, Davies MG, Waldman DL, Fultz PJ, Rubens DJ. Pseudoaneurysms and the role of minimally invasive techniques in their management. Radiographics. 2005 Oct;25 Suppl 1:S173-89.